Seyir Defterim

Engelsiz bir hayat için ortaya koyduğumuz irade lütuf değil, hak gereğidir.

İnsana Notlar - Aralık 2020

“Hepimizin, birer engelli adayı olduğumuz gerçeğini akıllardan çıkarmadan yaşaması gerekiyor. Hayatı paylaşabilmemizin önünde ise hiçbir engel yoktur.”

Ankara Kent Konseyi olarak, göreve geldiğimiz günden bu yana engelli bireylerin toplumla bütünleşerek kentimizde “mutlu”, “huzurlu”, “güven” içerisinde yaşaması öncelikli gündem maddemiz oldu. Başkentin yerel seçimlerde bereket ve huzurdan yana ortaya koyduğu iradeyle kamplaşmaya, kavgaya “Dur!” diyerek, dayanışma ve katılımcılığın önünü açtığı kent ikliminde tüm sosyolojiler bir araya gelmeye başladı. Önyargılar kırıldı, kentin geleceği için daha önce hiçbir araya gelmemiş kesimler bir araya geldi.

Engelli bireylerin, kentteki bu yeni iklimden en üst düzeyde faydalanabilmesi en büyük arzumuz. Kent Konseyi Yönetmeliği’nde çocukların, gençlerin, kadınların ve engellilerin toplumsal yaşamdaki etkinliklerini arttırmak ve yerel karar alma mekanizmalarında aktif rol almalarını sağlamak, kent konseylerinin görevleri arasında sıralanıyor.

Engelli birey olmanın hayatı yaşamaya, hayatın akışını yakalamaya engel olmadığını biliyor, engellerin tümünün ortadan kalkması için mücadele ediyoruz. Biliyoruz ki alınacak basit bir tedbir, binlerce engelin ortadan kalkmasına vesile olacak. Engellilik durumu bireylerin fiziksel, zihinsel, ruhsal veya duyusal yetilerinden ziyade ne yazık ki toplumsal bilinçten kaynaklanıyor.

Engellilik durumu bireyi ve onun ailesini ilgilendiren bir sağlık sorunu olmanın ötesinde; hukuki, sosyal, ekonomik boyutları olan çok yönlü ve tüm toplumu ilgilendiren bir konu. Yıllardır yardım temeline dayanan uygulamalar, engelli bireyleri toplumla bütünleştirmek yerine toplumdan soyutlamaya, uzaklaştırmaya sebep oldu. Engelli bireylerin diğer bireylerle eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğunun bilincinde olarak, kanun koyucudan yerel yöneticiye her kademede acıma duygusuyla değil, bir hakkın teslimi duygusuyla hareket etmeliyiz.

Engelli bireylerle ilgili konuları bir insan hakları meselesi olarak kabul etmek ve yaşadıkları problemleri insan hakkı ihlali sorunu olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Siyasetten ekonomiye, sanattan kültürel yaşama hayatın her alanına engellileri dahil ederek, toplumsal bütünleşmeyi sağlamalıyız. Engeller kalktığında her alanda başarının kaçınılmaz olduğunu gösteren yüzlerce örnek önümüzde duruyor. Ankara Kent Konseyi’nin Engelli Meclisi’nde bulunan Dünya ve Avrupa Şampiyonu sporcularımızdan önce engellerin, sonra rakiplerin nasıl geride bırakıldığını biliyoruz.

Geçen yıl bu zamanlar Ankara Kent Konseyi olarak Engelsiz Meclisi Genel Kurulu’nu gerçekleştirerek, Ankara'daki tüm kesimleri bir araya getirdik ve burada engelli bireylerin insanlık onuruna, bireysel özgürlüklerine saygı gösterilmesi, ayrımcılığa tâbi tutulmaması, toplumsal yaşama tam ve etkin katılabilmesi, fırsat eşitliliği, erişilebilirlik ve kendi kimliklerine saygı duyulmasını sağlamak konusunda mesajlar verdik.

“Konuşmuyoruz! Görmüyoruz! Duymuyoruz! Engel konusundaki sorunlara karşı kafamızdaki engelleri aşamıyoruz. Kafamızdaki engelleri aşmadığımız müddetçe, bu davranış bozukluğumuzu tedavi etmediğimiz müddetçe, beynimizdeki betonları yıkmadığımız müddetçe hiçbir engeli aşamayız. Bu farkındalığı kazanmak zorundayız.”

Engelliler konusunda toplumsal bilinç oluşturarak, farkındalık yaratmak için bugüne kadar Ankara Kent Konseyi olarak çok sayıda çalışmaya imza attık. Ankara Büyükşehir Belediyemizin de Engelliler Hizmet ve Rehabilitasyon Merkezi’nden Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetleri’ne, Psikolojik Destek Hizmetleri’nden Sağlık Hizmetleri’ne engellilere yönelik çok sayıda hizmeti bulunuyor. Bu hizmetleri de yakından takip ediyoruz. Ankara’nın bu konuda öncülüğünü de çok değerli buluyorum.

Engelli bireyler daha fazla insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalıyor, daha yoksul yaşıyor, cinsiyet eşitsizliğinden daha fazla etkileniyor… Birçok insan için sıradan olan şeyler engelliler için lüks sayılıyor. Koronavirüs salgınından bile en fazla etkilenenlerin başında engelli bireyler geldi. Bir doğal afette bir engelli ne yapar? Nasıl kaçar? Nasıl kurtulur? Hiç düşündük mü?

Depremi konuşurken, çözüm önerilerimizi sıralarken bile engellilere yönelik ne yaparız? Nasıl tedbirler alırız? Konuşmuyoruz! Görmüyoruz! Duymuyoruz! Engel konusundaki sorunlara karşı kafamızdaki engelleri aşamıyoruz. Kafamızdaki engelleri aşmadığımız müddetçe, bu davranış bozukluğumuzu tedavi etmediğimiz müddetçe, beynimizdeki betonları yıkmadığımız müddetçe hiçbir engeli aşamayız. Bu farkındalığı kazanmak zorundayız.

Dışarda rüzgâr eserken, engelli bireylerde tsunami hissediliyor. Ülkemizde nüfusun yaklaşık %10’unu engelli bireyler oluştururken, bütçenin sadece %1,6’sı engellilere ayrılıyor. İşgücüne katılım oranı %49,5 olmasına rağmen çalışabilir engellilerin işgücüne katılım oranı ne yazık ki %22. Bu açıdan baktığımızda, kamuda 10 bine yakın engelli kadrosunu neden boş tutuyor, eğitimde engelli haklarını neden dikkate almıyor, sağlık hizmetlerinden rehberlik ve danışmanlık hizmetlerine, ulaşım hizmetlerinden kültür ve sanata, engelli bireylerin sesini neden hâlâ duymuyoruz?

Hepimizin, birer engelli adayı olduğumuz gerçeğini akıllardan çıkarmadan yaşaması gerekiyor. Engelsiz bir hayat için ortaya koyduğumuz irade lütuf değil, hak gereğidir. Hayatı paylaşabilmemizin önünde ise hiçbir engel yoktur.

Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil ibrahim Yılmaz'ın, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Toplantısı’ndaki konuşması. 2020, Aralık

Diğer Yazılar